ALKOLLE YAŞAMAK

alkolle yaşamakKendi içsel gücümüzün farkına varamadığımızda ve onu deneyimleyemediğimizde gücü dışarıda bir şeylerde ararız.

Gözlerini açtığında kendini yol kenarında başını kaldırıma dayalı olarak buldu. Vücudu yola uzanmış gibiydi. Nerede olduğunu bilmediği duygusuna kapıldı, burayı hatırlamıyordu. Kolu ile destek alarak kalkmaya yeltendi ama tekrar olduğu yere yığıldı. Gözlerinde şimşekler çakıyordu, oysa sakin, sıcak bir yaz gecesiydi. Susadığını hissetti, elini ağzına götürdüğünde ağzından köpüklerin çıkmış olduğunu fark etti. Hiç bir şey hatırlamıyordu. Yanına yaşlıca bir bey yanaştı:

– Hasta mısın evlat?
– Bilmiyorum.
– Kimsin?
– Bilmiyorum.
– Sana nasıl yardım edebilirim?

Sustu. Söyleyecek bir şeyi yoktu. Ona nasıl yardım edilebilirdi ki? Bunu henüz kendiside bilmiyordu. Oraya nasıl gelmişti? Kim getirmişti? Niye gelmişti? Neden hatırlamıyordu? Sanki zihni geçici hafıza kaybına uğramıştı. Yaşlıca beyefendinin yardımı sayesinde doğruldu. Elleri titriyordu, elinin tersiyle ağzındaki köpükleri sildi. Yaşlı beye teşekkür etti, yürümeye başladı.

Yürürken etrafına bakınıyor, neler olduğunu anlamaya çalışıyordu. Birden gözlerinin önüne bir görüntü geldi. İçki şişelerinin dolu olduğu bir masanın başındaydı. Yanında kendi gibi içki kadehlerini peş peşe yuvarlayan bir arkadaşı... O arkadaşının eviydi bulundukları mekan, oradan çıktıktan sonrasını hatırlamıyordu, gözlerini bu kaldırım taşında açana kadar.

‘Ne var bir kadeh içki içmekte’ derken, hiç anlamadan, yıllarca alkol ile iç içe yaşamıştı ve görüyordu ki geldiği nokta artık kendini kontrol edemediği, insanlıktan çıkmış, derbeder, perişan haliydi. Bir hiçti adeta… İyi de herkes alkol almıyor muydu? Niye kendisi bu hallere düşmüştü? Arkadaşlarının bu kadar fazla içmesen artık, alkolik olacaksın laflarını hep kulak ardı ettiği zamanlarını hatırladı. Demek bildikleri bir şey vardı bu insanların ve sonunda işte 'alkolik' olmuştu.

Sendeleyerek yürümeye devam etti. Artık resim gözlerinin önünde daha netleşmişti. İçinde yine içmek arzusunu hissetti. Bu öyle bir duyguydu ki tüm bedenini hemen sarıyor ve zihnini kontrol dışı bırakıyordu. Titremeye başladığını fark etti. Olduğu yere çöktü, kısa ve sık nefesler almaya başladı. Bir müddet sonra sakinleşti. Kriz geçmişti. Şimdilik!

Anne ve babası o çok küçükken ayrılmışlardı. Bu ayrılık onun benliğini ikiye bölmeye yetmişti ancak ne annesinin nede babasının ona verdiği sevgi ona hiç yetmemişti. Bu ayrılığın ardından içinde hep bir boşluk, hep bir eziklik hissetmişti çocukluğu boyunca. Oysaki anne ve babası ona bu ayrılığı hissettirmemek için ona en iyi imkanları sağlamaya, en iyi okullarda okutmaya çaba sarf etmişlerdi. Ama hep bir şey eksik kalmıştı; birlik duygusu, sevgi... Kendini hep yalız hissetmişti yıllar boyu, öz güvenini kaybetmişti...

Üniversite yılları, mesleğine ilk adım derken yıllar geçti. Tüm bu süreçlerde kendisini hep ezik ve ikinci planda hissetti. Ne zaman alkolle tanışmıştı ki o zaman ön saflara geçmeyi başardı. Alkol alınca kaybettiği öz güvenini kazanıyor ve kendini daha gevşemiş ve güçlü hissediyordu. Böylece iki kişilik sergiler olmuştu. Alkollü, alkolsüz...

Alkolsüz olanla mutlu değildi. Kendini hiç iyi hissetmiyordu ve hemen bu durumu düzeltmek adına alkole sarılıyordu. Bir kadeh, iki kadeh derken yıllar birbirini kovaladı. Ama bu süreç içerisinde öncelerde yeterli olan bir – iki kadeh artık yetmemeye başlamıştı. Sanki hiç alkol almamış hallerine geri dönüyordu bir iki kadehle ve onu mutlu, güçlü, öz güvenli kılan haline geri dönebilmek içinse içkinin dozunu her geçen gün artırıyordu.

Alkole bağımlı bir yaşam sürmeye başlamıştı, bu durum; ona önce işini kaybettirdi, ardından etrafındaki dostları, arkadaşları ve hatta ailesi birer birer hayatından çıktılar. Hiç kimse uyuşmuş bir beynin sohbetinden mutlu değildi. Alkol bulamadığı zamanlarda çıkarttığı rezaletlerde işin bir başka boyutu idi. Aşırı alkolden sızarsa ortalık sakinleşebiliyordu. Alkole bağımlı bu içsel mücadele yıllarca devam etmiş ve onu işte böyle sokaklara, kendini kaybetmiş, kontrolsüz, zavallı hallere düşürmüştü... Evet artık gerçekten bir hiçti...

Tekrar tüm vücudunun titremeye başladığını fark etti, bu kez bulantı ve öğürtü de vardı. Yine kısa ve sık soluklar almaya devam etti, sakinleşti, bir kriz daha geçmişti. Sendelenerek tekrar doğruldu yürümeye devam etti. Bir kavşağa gelmişti ki tam karşısında bir tabelaya gözü ilişki. "ALKOL BAĞIMLILIĞINA SON! AMATEM (Ankara Madde Bağımlılığı Araştırma Tedavi ve Eğitim Merkezi) SİZLERE YARDIMA HAZIR... HOŞGELDİNİZ!" Gözlerine inanamamıştı, ayakları onu tamda ihtiyacı olduğu yere getirmişti. Merdivenleri sürünerek çıktı ve koridorda kayboldu.

Evet sevgili dostlar, yaşamda sorunlar çözümleriyle beraber gelir. Sorunlarsa bizim kendi gücümüzü fark edebilmemiz için yaşadığımız deneyimlerdir. Kendi içsel gücümüzün farkına varamadığımızda ve onu deneyimleyemediğimizde gücü dışarıda bir şeylerde ararız. Alkol de bunların bize zarar verenlerinden biridir. Alkol yardımıyla kendi gücümüzü bulacağız derken tamamen yok olabiliriz. Kendimizi her koşulda olduğu gibi kabul edebilir ve sevebilirsek içimizdeki gücünde farkına varırız. Aradığımız her şey içimizde mevcuttur zaten.

Sevgiyle kalın

Fotoğraf: Esparta Palma - Flickr
Creative Commons Attribution 2.0 Generic (CC BY 2.0)

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.