SENİ SEVGİMLE BOĞUYORUM

seni sevgimle boğuyorumSevmek özgür bırakmaktır… Bunun olamadığı bir ilişkide ayrılık kaçınılmaz bir sondur...

“Seni seviyorum...” demekten hiç bıkmayacakmış gibi geliyordu Dilara’ya. Öylesine çok seviyordu ki kocasını bazen bu kelimede anlamını yitiriyordu ona karşı hissettiği duyguları aktarabilmek için. Kocası yanında olmadığı zaman onun yokluğuna makul sürelerde, mecburen katlanıyordu ama diğer zamanlarda hep onunla olmak istiyor, her şeyini onunla yapıyordu. Onsuz hiç bir programı yok gibiydi. Bazen sokakta birlikteyken birilerine rastlasalar ve kocası biraz uzun sohbete dalsa tartışma konusu çıkıyordu aralarında. Dilara içinde bir türlü bastıramadığı aşırı sevgi duygusu giderek onu kocasına karşı tutkulu, bağımlı ve kıskanç yapmıştı. Beraberliklerinin devamı süresince sevgi duygusu giderek tutku, bağımlılık ve kıskançlık duygularıyla yer değiştirmişti. Bu da ilişkilerinde sürekli tartışmalara, dargınlıklara hatta bazen de uzun süreli kırgınlıklara neden olmaktaydı.

Zaman geçtikçe Dilara kocasına karşı davranışlarındaki özverinin miktarını, onun sevgisini kazanabilmek adına giderek artırıyordu. Beklentileri karşılanamadığında ise öfkeleniyor ve bunu bir şekilde dışarı vuruyordu. Artık ilişkileri dayanılmaz hale gelmişti. Birlikte yaptıkları hiçbir şeyi artık yapamaz olmuşlardı. Sözde 'sevgi' de nefrete dönüşmüştü.

Dilara bir gün işten eve geldiğinde gördükleri karşısında gözlerine inanamadı. Kocası evi terk etmişti. Önce gördüklerinin bir rüya olduğunu ve eşinin onu terk edemeyeceğini düşündü, olamazdı, neden olsundu ki? Terk etmesi için sebep neydi? O onu hep sevmemiş miydi? O ona hayatını adamamış mıydı? O olmadan hiç bir şey yapmazdı, ne olmuştu onca fedakarlığa? Hak etmiyordu bütün bunları. Hemen telefona sarıldı ve kocasının numarasını çevirdi.

“Aradığınız numaraya ulaşılamıyor, lütfen daha sonra tekrar deneyiniz.” bant bunları söylüyordu. Oysaki o, onu günde onlarca kere arar ve her seferinde onu karşısında bulmuştu. Hayır bu kadarı da fazlaydı, olamazdı. Bütün evi gezdi, onu gerçekten terk ettiğine emin olabilmek için eşine ait olan her şeyi aradı ama nafile hiçbir şey kalmamıştı geride. Zihninde sorgulamalar artık bitmişti ve bir sessizlik içine gömüldü Dilara. Ama zihni ona sorularının cevaplarını bir bir vermeye başlamıştı o istese de istemese de, kabul etse de etmese de…

Sen özgür ilişki nedir hiç bilmedin diyordu zihni. Sahip çıktın, kontrol ettin, korudun, kolladın, ona hiç güvenmedin, daha kötüsü kendi öz güvenini kaybettin, kendi benliğini yitirdin, onsuz hiç bir şey haline getirdin kendini, onunda hayatını kararttın, yapmadığı şeyler için suçladın, düşünmediği şeyleri kıskançlığınla düşündürdün, tüm bunları sevgin adına yaptın ve sonucunda onu ve onun sevgisini ebediyen kaybettin.

Oysaki sevmek özgür bırakmaktır, kişilik haklarına saygıdır, yaşamı paylaşmaktır, herkesin kendini ifade etmesine izin vermektir, destek olmaktır, geliştirmektir… Bunların olamadığı bir ilişkide ayrılık kaçınılmaz bir sondur.

Dilara ölümü düşünecek kadar kendini kötü hissediyordu evet onca yıl süren ilişkide bir hiç olduğunu fark etti. Baştan başlamalıydı, yaralarını sarmalı ve yaşadıklarını yeniden gözden geçirmeli ve kendini fark etmeliydi. Oyun bitmişti.

Herkese dengeler içinde sevgi dolu ilişkiler dilerim.

Sevgiyle kalın

Fotoğraf: Ann_Sarkisyan - Flickr
Creative Commons Attribution 2.0 Generic (CC BY 2.0)

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.