MUTLULUK
Gerçek mutluluk; iç dünyamız ile dışarıda olanlar arasında uyum sağlayabilmektir. Dış dünyamızda bizden bağımsız oluştuğunu zannettiğimiz deneyimlerimiz aslında bizimle yakından ilintilidir. Olmakta olan deneyimlerimizi bizim yarattığımızdır.
Zamanın birinde hükümdarın biri bir yarışma düzenlemiş. En güzel mutluluk resmi yapan kişi en büyük ödüle hak kazanacakmış. Duyuru tüm ülkeye yayılmış. Ne kadar ressam varsa hepsi hazırlanmaya başlamışlar. Çok güzel eserler ortaya çıkarmışlar. Kimisi dingin bir göl resmi yapmış, kimisi doğadan güzel bir kesit hazırlamış, kimisi deniz manzarası oluşturmuş, kimisi aşkı resmetmiş, kimisi sevgiyi... Günlerce süren çalışmalar sonrasında yarışma günü gelmiş çatmış. Onlarca ressamın eserleri hükümdara sunulmak üzere sergilenmiş. Hükümdar hepsini tek tek incelemiş ve içlerinden birini seçmiş.
Seçtiği resim adeta bir kaos ortamını yansıtmaktaymış. Resimde fırtına öncesi karanlık, rüzgârın şiddetini ifade çizgiler, bir çağlayan ve adeta kontrolsüzce akan bir nehir ve nehrin hemen dibinde bir ağaç. Ağacın üzerinde bir kuş yuvası, yuvanın içinde 3 tane yavru kuş ve annelerinin onları beslerkenki an resmedilmişti.
Hükümdar bu resmi yapan ressamı çağırır ve onun resmini mutluluk resmi olarak seçtiğini ilan eder. Bu seçimin ardından büyük bir uğultu kopar diğer ressamlar arasında. Bir türlü anlayamazlar neden hükümdarın bu resmi seçtiğini. Onlara göre bu resmin neresi mutluluk ifadesidir, resmin bir kaos ortamından farkı yoktur ki. Resim insanda mutluluk yerine korkuyu çağrıştırmaktadır yine onlara göre... Ve hükümdara sorarlar neden bu resim diye?
Hükümdar cevap verir; “Gerçek mutluluk kaos ortamında dışarıda olandan etkilenmeden, geçirgenliğini koruyarak, huzur içinde hayatına devam edebilmektir” der.
Gerçek mutluluk; iç dünyamız ile dışarıda olanlar arasında uyum sağlayabilmektir. Dış dünyamızda bizden bağımsız oluştuğunu zannettiğimiz deneyimlerimiz aslında bizimle yakından ilintilidir. Olmakta olan deneyimlerimizi bizim yarattığımızdır. Biz kendi iç dünyamızın ihtiyaçları ile tamamlanmak ihtiyacındayızdır. Dolayısıyla başımıza gelen her şey aslında bize bizimle ilgili bir şeyleri işaret eder. Ve hayatımızdaki herkes bu anlamda görevlidir. Tıpkı bizimde onların hayatında görevli olduğumuz gibi. Biz bu gerçeği fark edene kadar olana karşı direniş gösteririz, olanı olduğu gibi kabul etmeyiz, olana teslim olamayız.
İç dünyamızdaki bu karşıt durum bizim iç çatışması yaşamamıza ve iç diyalog yapmamıza neden olur. Zihnimiz sürekli gelecek ve geçmiş senaryoları ile doludur. Sürekli olayları zihnimizde defalarca yaşar, veremediğimiz tepkilerimiz vermeye çalışırız ama olan olmuştur ve artık zihnimizde verdiğimiz yanıtların hiç bir anlamı yoktur. Tam tersi bu durumu gerçeği deneyimlerken başaramadığımız içinde kendimize kızgınlık duyar, kendimizi sabote ederiz.
Tüm bunlar yetmezmiş gibi dış dünyamızı kontrol etmeye başlarız. Bizi mutlu edeceğini düşündüğümüz her şeyi oluşturmaya çalışırız. Mutluluk için bir sürü şart koşarız ancak bazen onların hepsine de sahip olsak yine de mutlu olamayız. Çünkü her zaman koşullar değişir ve biri biterken öbürü başlar.
Oysaki gerçek mutluluk kendi iç dünyamızın yarattıkları ile uyum içinde olup, bize işaret edilen gerçeklerimizi fark edip, kendi rolümüzü kabullenip olana teslim olabildiğimizde oluşur, artık içimizde direnecek hiç bir şey kalmamış demektir. İşte o an direnişin yerini mutluluk alır, hiç bir koşul olmaksızın.
Bazen dış dünyamızda bizden bağımsız gelişen olaylar da vardır. Bunlara tabiat olaylarını, savaşları, salgın hastalıkları örnek verebiliriz. Ekolojik dengelerin korunabilmesi için bizim dışımızdaki olaylara da uyum sağlamamız önemlidir. Bu uyumu ancak kendi içimizdeki dengelerimizi kurarak başarabiliriz. Çünkü bu kez, her olan tıpkı bizim bireysel yaratımlarımız gibi tüm insanlığın oluşturduğu kolektif bilincin yaratımıdır. Bu kez kabullenmemiz teslim olmamız gereken gerçek budur. Olan olmaktadır. İşte gerçek mutluluk için bize düşen olanı görüp yapmamız gerekeni yapabilme cesaretini gösterebilmektir. İşte içimizde dokunduğumuz bu güç gerçek mutluluğumuzdur. Dışarıdaki koşullar ne olursa olsun.
Peki, siz şimdi o hükümdarın yerinde olsaydınız aynı resmi seçer miydiniz?
Sevgiyle
Fotoğraf: M Yashna ~ Flickr
Creative Commons Attribution 2.0 Generic (CC BY 2.0)

ÖNCEKİ YAZI