Davranışlarımız kendimizi ifade etmek için son noktadır. Davranışlarımızın bir adım öncesine gittiğimizde düşüncelerimiz gelir. Düşüncelerimiz bizim bir anlamda algılarımızla birlikte çalışır. Neyi, nasıl algılıyorsak o şekilde düşünceye dönüşür.
Algılarımız ise bilinçaltımızın süzgecidir. Bu süzgeç gördüklerimizi, duyduklarımızı, hislerimizi bozar, siler, geneller ve bizim yaşama verdiğimiz anlamlarla eş değerli hale getirir. Bunun anlamı bizim hayatta varoluş biçimimizdir.
Hayata bakışımız ve anlamalarımız bizim beklentilerimi ve ihtiyaçlarımızdır. Arzu bedenimiz tamamlanmak üzere programlanmıştır.
En derinde ise niyetlerimiz yatar. Niyetlerimiz aslında açık ve net olarak yapmak istediklerimiz ve yaşam amaçlarımızdır. Tüm bunlar davranışlarımızla tam olarak anlaşılamayabilir ama gerçekte ifade etmek istediğimiz tam olarak amaçlarımızdır. Amaçlarımız öz değerlerimizi içerir.
Niyet özden gelir ve varoluş gerçeğimizi belirler. Kimi zaman niyetlerimiz farkındalıkla dışa vurulurken, kimi zaman da robotik düzen gereği olarak ortaya çıkar.
Niyetlerimizin negatif ifade edilişinde egolarımız devrededir ve bize yansıması sonucunda davranışlarımızla tepkisel olarak ortaya çıkar.
Niyetlerimiz bir anlamda görünenin ardındaki görünmeyendir. Deneyimlerimizde davranışa odaklanırsak kendi içsel yansımamızı görürüz. Daha derin düşünüp davranışımızın nedenini görmek istersek ki bu görünmeyendir niyetlere ulaşırız.
Niyetler anda, şimdi ve burada özün ifadesi olup, anda yaratımı oluşturur. Niyetlerimiz ne kadar güçlüyse yaratımda o denli güçlü olur.
Kendimizle barışık ve niyetlerimizin farkında olursak neyi, nasıl yaratacağımızın da farkındalığında ve bilişinde oluruz.
Kısaca özün sözü niyettir...
Fotoğraf: mrhayata - Flickr
Creative Commons Attribution-ShareAlike 2.0 Generic (CC BY-SA 2.0)
Web Sitesi Hizmeti ~ www.altanakay.com
