Yaşamın içinde de adeta bir yarıştaymışız gibi aynı hataları tekrarlayıp durmuyor muyuz?
Geçtiğimiz hafta şirketimizin outdoor adını verdiği, takım çalışmasının anlamını daha iyi kavramamızı sağlamak amaçlı doğanın içinde bir aktivitesi vardı. Rafting yarışması... Yedişer kişiden oluşan 5 ayrı takım oluşturduk. Yarışmaya başlamadan evvel kurallar anlatıldı, yarışma esnasında başımıza gelebilecek kazalar karşısında nasıl davranacağımız tek tek izah edildikten sonra sıra ile yarışa başladık.
Başlangıçta her şey tıpkı çocukluğumdaki lunapark şenliklerini anımsatıyordu. İçimde çocukluğumdan kalan o coşku ile diğer arkadaşlarım küreklere sarılmışken ben iplere sıkı sıkı sarıldım. Ben kullanıcı konumunda değildim ve parkurumuz yüksekçe bir yerden oldukça güçlü bir akıntının ortasına düşerek başladı. Kullanıcı konumunda olmamama rağmen içimde büyük bir kontrol duygusu içinde buldum kendimi. İpleri tutarken sanki botu idare etmeye çalıştığımı fark ettim ve kendi kendime bu nafile çabam için güldüm. Akışın içinde neyi kontrol ediyordum ki? Üstelik bu çaba içerisinde oldukça da kasılmıştım. Birden tek bir şeyi izlemekte olduğumu gördüm. Suyun akışını. Onun dışında etrafımda olan bitenin farkında bile değildim. Arkadaşlarımı sesli olarak desteklerken bile sesim kısık kısık çıkıyordu, korkuyor muydum ne? Tam bu düşünceler içinde zihnimde gitgeller yaşarken büyük bir su girdabının içinde bulduk kendimizi ve ben dengemi kaybederek oturduğum yerden havalandım ve biraz da su yutarak tekrar olduğum yerde çöktüm. Neredeyse korktuğum başıma geliyordu ve anı kaçırmıştım. Güya her şeyi kontrol etmeye çalışıyordum, ama gördüm ki boşuna uğraş içerisindeydim. Zihnime takılmışken kontrolü de kaybetmiştim, dengem bozulmuş ve bottan düşme tehlikesi ile karşı karşıya gelmiştim.
İşte o an eğlenemediğimi, çevredeki güzellikleri göremediğimi, takım içinde takım olamadığımı fark ettim. Sanki sadece kendimi korumaya çalışıyor gibiydim. Oysa nehir zaten botu götürmekteydi. Hedefimiz yarışı kazanmaktı ama hırslarımız bize akıntıda da kürek çektirmekteydi. Oysa biraz gayret buna yeterli idi ve bulunduğumuz durumu kabul edebilmek, anda kalabilmek ve keyfine varabilmekti yapmamız gereken.
İşte o an anladım akışta olmak ne demek! Yaşamın içinde de adeta bir yarıştaymışız gibi aynı hataları tekrarlayıp durmuyor muyuz? Yaşadıklarımıza dışarıdan bakamadığımızda korkular, endişeler, hıslar, kontrol içgüdüleri sarıveriyor zihnimizi, böylece olanı fark edemediğimizde mutsuzluklar içine düşüveriyoruz. Oysa olan olmakta ve anda kalabildiğimizde ancak olanı kavrayabilmekte ve keyfine varabilmekteyiz. Çünkü anda ne korku var, ne endişe, ne hırs, ne kontrol... Akıntıyı karşımıza almak, olaylar karşısında gereksiz direnişler göstermek, kabullenememek ve gereksiz çaba sarf etmemize neden olmakta sadece. Sonuç ise tüm çabalarımıza rağmen akıntı ile aynı biçimde sonlanmaktadır.
Tüm bunların farkındalığına vardıktan sonra raftingden gerçekten zevk almaya ve eğlenmeye başladım. Arkadaşlarıma teşvik sözcüklerim farkındalıklarımdı. Ve yarış bizim takımın galibiyeti ile bitti. Benim kazancımsa farkındalıklarımdı.
Sevgiyle kalın
Fotoğraf: Chris Lott - Flickr
Creative Commons Attribution 2.0 Generic (CC BY 2.0)
Web Sitesi Hizmeti ~ www.altanakay.com
