DENGE
Özgür irade dünyasının içinde kendi seçimlerimizle baş başayız. Kimi zaman kararlarımı kendi iç referansımızı kullanarak, kendi değer ve inançlarımızı gözden geçirerek kendi irademizle veriyoruz. Kimi zamanda dış dünyanın tesirlerine maruz kalıyoruz ki buna izin veriyoruz ve bize ait olmayan seçim ya da kararları almış oluyoruz. Sonuçta öyle ya da böyle seçimleri her şekilde bizzat kendimiz yapıyoruz, kararları kendimiz veriyoruz.
Kendi ihtiyaçlarımıza göre seçimler yapmak bir anlamda kendi gerçeğimize hizmet etmek demektir ki bu bizim kendi içimizde dengeli olabilmemizi sağlar. Çünkü seçimlerimiz sonucunda yaşayacağımız ne olursa olsun kendi gerçeğimizin dışa vurumu olacağından bizi şaşkınlığa uğratmaz tam tersi kendi gerçeğimizle buluşmamızı, gelişmemizi sağlar. İç çatışması, kaos yaşamayız.
Kendi irade gücümüzü gösteremeyip, dış dünya tesirlerinin etkisi altında kalarak, başkalarının gerçeklerini kendi gerçeğimiz gibi görerek, hayır diyemeyerek seçimler yapmak bizim kendi kendimize ters düşmemiz anlamına gelir. Kabulümüz kendi güçsüzlüğümüzün bir yansıması olup, aslında kendi gerçeğimize hiç de uymayan bir deneyimi yaşamaya mecbur kalırız ki bu da bizim içsel dengemizi bozar. Bozulan içsel denge kişiyi mutsuzluğa, içsel çatışmaya daha da olmadı depresyona sürükler.
İçsel dengemiz ya da dengesizliğimiz beden dilimizle kendisini ifade eder. Kendi içinde dengeli olan birini duruşundan anlarsınız. Bir kere kendinden emindir, ne yaptığının farkındadır, sorumluluklarının farkındadır. Bir anlamda düşünceleri ile davranışları denge içinde ve tutarlıdır. Böyle birini gördüğünüzde ona güven duyarsınız, inanırsınız. Bu kişi kolay kolay savrulmaz, egolarının peşinden gitmez, kendi yaşamını, geleceğini kendi inşa eder…
Kendi içinde dengesi olmayan birini de görür görmez anlarsınız. Beden dilinde ya omuzları düşmüştür, ya da endişeli ve şaşkın bir ifadesi vardır. Kendi iradesiyle yaşamanı planlayamadığından başına geleceklerden habersiz endişe dolu, huzursuz, mutsuzdur. Kendi kararlarının arkasında duramadığı için genellikle başkalarını suçlar. İçsel dengesizliği kararlarına yansır, bir söylediği bir diğerini tutmaz. Bu nedenle de karşısındakilere güven duygusu vermez, tutarsızdır.
Kısacası denge hayatımızın olmazsa olmazıdır. Yaşamın her alanında hayata anlam katar. Dengenin olduğu yerde güç vardır, irade vardır, saygı vardır, sevgi vardır, tutarlılık vardır, doğallık vardır, yaratıcılık vardır, işbirliği vardır. Denge içindeyken iyi/kötü, güzel/çirkin, az/çok gibi kutupluluk yaratan kavramlardan da uzaklaşmış oluruz. Kutupluluk bizi ikiliğe götürür ve bizi diğer insanlardan ayırır. Tam ve bütün olmamıza engel olur.
Denge içinde yaşamımız her zaman dingin, huzurlu, neşeli ve sevinç dolu geçer. Çünkü yaşamımızda uyum vardır. Yaşadığımız olaylara karşı tepkisel olmadığımızdan ve olan karşısında sorumluluğumuzu alabildiğimizden huzurumuzu, sevincimizi kaybetmeyiz...
Yaşamımız tesadüfi değil kendi yarattığımız mucizelerle dolup taşar.
Bu durum sadece insanda bu şekilde değildir, Evren'de de her şey dengeler üzerine kurulmuştur. Doğada hiç bir şey bir diğerinden ayrı ve bağımsız değildir her şey kollektif bilinçle birlik içinde ve birbirine bağlı olarak çalışır. O nedenle yaşamın bir kesitinde bir dengesizlik meydana geldiğinde bu doğada en çarpıcı bir biçimde kendisini gösterir. Doğa ile insan arasındaki denge de kollektif bilincimizde birbiriyle ilişkilidir. Her birimizin yaşamındaki dengesizlik bir şekilde doğayı da etkilemektedir. Doğa bir anlamda içimizin yansımasıdır.
Bu nedenle her birimiz, ne denli kendi irade gücümüzün farkındalığı ve sorumluluğu içinde olabilirsek ve yaşamlarımızı denge içinde sürdürebilirsek, o denli doğanında dengesinin kurulmasına katkıda bulunuruz... Dengeli bir yaşam kökleri güçlü bir ağacın duruşu gibidir. Bir anlamda özgür, bağımsız bir anlamda da birlik içinde...
Sevgimle
Fotoğraf: harmishhk - Flickr
Creative Commons Attribution-Share Alike 2.0 Generic (CC BY-SA 2.0)

ÖNCEKİ YAZI
SONRAKİ YAZI