DÖN GEL

dön gelDönmüştü, hayatında ebediyen kalmak üzere gelmişti...

Yorulmuştu ve bu binanın içinde yaşamak istemiyordu artık. Henüz çok genç olmasına rağmen yılları devirmiş deneyimli insanlar gibi hissediyordu kendini. Ne zaman aynaya baksa her gün bir başka yabancıyla bakışır gibiydi. Her günün sabahı ona kendisini bir başka hissettiriyordu. Bazen kendisini sevebilmek adına 'bu bir oyun' diyordu. Oyunlar oynanır ve biter. Ama yok kahretsin onun oyunları her akşam yenileniyordu mekana gelen erkeklerle. Seçme şansının olmadığı, kuralları belli, rolü belli sonu belli bir oyundu. Tanrım bu son değişmez miydi?

Ergenliğe yeni yeni adım attığı o günleri hatırladı birden, büyük bir acıydı anne ve babasını trafik kazasında kaybettiğini öğrendiği o an. Ne olduğunu anlayamadan yapayalnız kalmıştı hayatta. Hiç kimsesi yoktu onu sahiplenecek, etrafta konu komşu ona sahip çıkmıştı bir zaman, ama köy yeri, erişkin olmaya başladığında bir sürü vaat ile kandırılmış ve adına genelev denilen bu mekana düşmüştü. Çok değildi belki buradaki süre ama ona bir ömür gibi geliyordu.

O gece nasılsa içinde bir hoşluk hissetti. İçinde bir şeyler kıpırdıyordu, heyecan gibi, sevinç gibi.. Sanki içi bir şeyleri biliyordu da o bilmiyordu. Evvelce hiç tanık olmadığı bir ruh haliydi içinde bulunduğu. Öyle ki herkese dokunmak, herkesi öpmek geliyordu içinden. Bu coşku ile daha bir özenle süslendi o gece. Aynaya baktığında gördüğü kendisi değil de bir başkasıydı adeta. Her zaman böyle süslenmezdi, son zamanlarda neredeyse hiç süslenmiyordu. Ne oluyor diye sordu kendi kendine, hayırdır inşallah!

Çok geçmedi ki içindeki ateş daha da kabarmasın. Diğer kızların arasında yerinde duramazken onu gördü kapıda. Böyle birileri gelmezdi buralara, bu nereden çıkmıştı ki? Kendi gibi diğer kızlarında dikkatini çekmişti bu yakışıklı, geniş omuzlu, kendine güvenen bu erkek. Hatta diğerleri seçilebilmek adına kendilerini ön plana atmışlardı bile. Oysa o içindeki ateşin kirişte duran o erkeğe ulaşacağını içten içten biliyordu. Hiç kımıldamadı, sadece baktı ona büyülenmiş bir biçimde.

Kapıdaki erkek ne yapacağını bilen biri gibi hedefi belirledi ve ona dikilmiş tüm bakışların arasından geçerek ona elini uzattı. 'Haydi gidelim'… Birlikte üst kata yöneldiler diğerlerinin şaşkın bakışları arasında. Sanki her akşam oynanan oyunda bu kez dekor değişmiş gibiydi.

Evet bu kez gerçekten her şey farklıydı, saygı vardı, sevgi vardı, nezaket vardı, zarafet vardı. Bu güne dek yaşamadığı her şey vardı. Bambaşka duygularla sarmalandı o gece, sanki tüm yaraları sarılmış, yeniden hayat enerjisi ile dolmuştu. Gece uzadı, uzadı...

Gün ışıdığında yanındaki erkeğin giyinmeye başladığını gördü. Neredeyse hiç konuşmamışlardı tüm gece. İsimlerini bile öğrenmemişlerdi. Ama ayrılık vakti gelmişti. Hala içinde tarif edemediği duygularlaydı, hala heyecanlıydı, oysa gördüğü düş bitmek üzereydi. Onu kapıdan uğurlarken ağzının içinde bir sözcük yuvarlandı “DÖN GEL”... Gözleri onun derin bakışlarıyla karşılaştı ama duymak istediklerini duyamadı ve kapının kapandığını duydu.

Kendisiyle baş başa kalmıştı, ondan kalan tek şey ona hissettirdiği değer duygusuydu. Hayatında ilk kez bu derece değerli olduğunu ve sevildiği hissini yaşamıştı. Bu öyle bir duyguydu ki kaybetmek istemiyordu. Başka hiç bir şeyin önemi yoktu. Bir daha geri gelir miydi bilmiyordu ama bunu düşünmek bile onu heyecanlandırmaya ve içine ektiği bu yeni değer duygusunu beslemeye yetiyordu. O an bir karar verdi onu beklemeye devam edecek, bu sayede içindeki duyguyu büyütecek ve bu yenilik onun yaşamını değiştirecekti. Nasıl olacağını bilmiyordu ama içindeki ses ona bunları söylüyordu. İSTE, İNAN, SABRET, TESLİM OL, layık olduğunu bil, asla hayalinin gerçekleşmeyeceği ile ilgili ŞÜPHE DUYMA… Yüreğinde onun döneceğiyle ilgili eminlik duygusunu hissetti. Kendini daha güçlü ve mutlu hissettiğini fark etti. İlk defa hayatta bir hedefi vardı..

Aradan geçen zaman içinde inancını kaybetmeden beklemeye devam etti ve bir gün beklemediği bir anda onu yeniden kapıda gördü. Deli gibi çarptı yüreği. Yönetici ile görüşüyordu, bir müddet yanına gelmedi. Birlikte bir gece daha geçireceklerini düşünürken yanına geldi ve kulağına fısıldadı:

“Benimle evlenir misin? Cevabın evetse haydi hazırlan gidiyoruz!”

Dönmüştü, hayatında ebediyen kalmak üzere gelmişti.

Sevgiyle kalın

Fotoğraf: Marc Brüneke - Flickr
Creative Commons Attribution 2.0 Generic (CC BY 2.0)

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.