NE HİSSETTIĞİMİZİ NE KADAR BİLİYORUZ?
Duygularımızın farkında değilsek ve olaylar karşısında ne hissettiğimizi fark edemiyorsak ve sürekli bir etki tepki oyununun içinde kayboluyorsak; asla kendi kararlarımızı veremeyiz ve hissettiklerimizden emin olamayız.
Gerçek sevgi o zaman yürekte hissedilebilir ve aşk olur.
Onunla olmak hoşuma gidiyor, seviyorum galiba dedi arkadaşına. Aşk, sevgi, cinsellik üzerine hem cinsiyle konuşmak kolaydı. Öyle ya o da onu anlardı, dinlerdi, fikir verirdi. Hiç değilse özgürce paylaşıyordu duygularını. Tam yüreğinden geldiğince, yalansız, dolansız, bir şeyler ima etmeye çalışmadan, olduğu gibi, bazen de yansıtma yaparak…
Ama olan öylemiydi? İnsan önce zihninde yaratıyor olanı. O hayalin içinde korkular, arzular var, direnişler, zaaflar var, değer yargıları, beklentiler var ve daha başka bir sürü şey… Kişiye göre değişen bir sürü ayrıntı ve hepsinin içinde gizlenen ve en derinlerden gelen sevilmek isteği… İnsan gerçekten sevgiyi hissedebildiğinde, yüreğinde duyumsayabildiğinde gerçekten yaşadığını ve var olabildiğini fark edebiliyor. İşte o zaman detaylar, şekiller, madde anlamını yitiriyor ve sadece varoluş kalıyor.
Arkadaşına yaşadığı ilişkiye dair örnekler vermeye devam ediyordu. Her bir davranıştan anlam çıkarmaya çalışarak ya da kendi algılarını ifade ederek konuşmasını sürdürmekteydi ki arkadaşının sorusuyla irkildi?
“ Olayları anladım da sen ne hissediyorsun bu davranışın karşısında? Tepkilerini neye göre veriyorsun? Aranızdaki yaşananların gerçek nedeni ne? ”
Birden arkadaşının onu anlamadığını zannederek olaylar dizisini yine tüm detayları ile tekrar anlatmaya devam etti. İfadelerinde yaşadıklarında kendini haklı çıkartacak ya da incinmesine engel olacak açıklamalarla doluydu. Başına bu ilişkide her ne geldiyse tek sebep karşısındakinin davranışlarıydı. Kendi davranışlarının şeklini sevgilisinin ona karşı olan davranışları şekillendiriyordu. Neredeyse kendi kararları hiç yok gibiydi ve sürekli etkileşimle tepki halindeydi. Arkadaşı onu tekrar dinledikten sonra yine aynı soruyu sordu.
“ Sen ne hissediyorsun? ”
İkinci kez tekrarlanan soru karşısında dondu kaldı? Sanki cevabını hiç bilmediği bir soru ile karşı karşıyaydı.
“ Seviyorum galiba. ” dedi yeniden. Arkadaşı üstüne giderek;
“ Onu anladım, bana duygularından söz eder misin lütfen, tüm bu yaşananlar sende hangi duyguları uyandırıyor?
“ Kendimi iyi hissediyorum, bana değer veriyor, hoş vakit geçiriyoruz. ” diye yanıtladı,
“ Ama galiba sevdiğinden çok emin değilsin? Doğru mu anlıyorum? ”
“ Evet, bazen öyle davranıyor ki, beni sevdiğinden şüphe duyuyorum. O zamanlarda tereddüde düşüyorum. O nedenle galiba dedim, yoksa seviyorum tabi. İyi bir insan. Bana değer veriyor. ”
Yine duygular yoktu cevabında. Sadece yaşananlar ve onların arasından bu ilişkiyi ayakta tutmayı sağlayan bir kaç değer sözcüğü, hepsi buydu…
Bizlerde ilişkilerimizde aynı şeyleri yapmıyor muyuz? Birlikte olduğumuz kişiye ne kadar yakınlaşabiliyoruz. Kendimizi ne kadar gerçek yüzümüzle ortaya koyabiliyoruz? Ya da davranışlarımızın çoğunun altında bir ima ya da ikincil bir kazanç yok mu? Beklentilerimizin karşılık bulması için farklı davranıp, kendimizi farklı ifade etmiyor muyuz? Ya da sırf ilişkiyi sürdürmek adına, yalnız kalmamak adına, belki maddiyat adına, şekilcilik adına kendimizi kandırmıyor muyuz? Kendimizi kandırdığımızı bizden başkası bilemez! O gerçek sadece olanla bizim aramızdadır. O nedenle davranışlarımızda ilk önce kendimize karşı sorumluyuz. Kendimize karşı ne kadar dürüstüz? Zihnimizde yarattıklarımızla olan arasındaki farkı fark edebildiğimizde kendi zaaflarımızla yüzleşebiliyor muyuz?
Olan olması gerektiği gibi gelişir ve bizlerin düşüncelerimiz onu şekillendirir. Biz gerçekten duygularımızın farkında değilsek ve olaylar karşısında ne hissettiğimizi fark edemiyorsak ve sürekli bir etki tepki oyununun içinde kayboluyorsak asla kendi kararlarımızı veremeyiz ve hissettiklerimizden emin olamayız. Sevdiğimizin bile farkında olamayız. Gerçek mutluluk doğallıktan, dürüstlükten ve kendi olabilmekten geçer. Gerçek sevgi o zaman yürekte hissedilebilir ve aşk olur.
Sevgiyle kalın
Fotoğraf: Al King ~ Flickr
Creative Commons Attribution 2.0 Generic (CC BY 2.0)

ÖNCEKİ YAZI
SONRAKİ YAZI