ANIN FARKINDALIĞINDAKİ MUCİZELERİNİZE TANIK OLMAK

Anın Farkındalığındaki Mucizelerinize Tanık OlmakOlmak için izin verebildiğimizde, bırakabildiğimizde oluş mucizelerle gelir. Beklenmedik bir anda, tam istediğimiz gibi, ihtiyacımız olduğu kadar, sevinç ve mutlulukla gelir.

Yaşam hep bir oluş ve bir akış halidir ve sürekli devinmektedir. Hiçbir şey yerinde durmaz, hep bir hareket vardır. Örneğin yeni bir giysi alırız, giyeriz kullanırız, eskir, ya da özel günlerimize saklarız, modası geçer ve yine eskir. Sonuç değişmez ya da biz onu koruyarak, kollayarak değiştirebileceğimizi zannederiz ama değişen bir şey olmaz, oluş devam eder.

Olmak için izin verebildiğimizde, bırakabildiğimizde oluş mucizelerle gelir. Beklenmedik bir anda, tam istediğimiz gibi, ihtiyacımız olduğu kadar, sevinç ve mutlulukla gelir. Çünkü yaşamı akışa bırakabildiğimizde oluş o kadar doğal ve o kadar kendiliğindendir ki biz insanlar için buna inanmak pek mümkün değildir... Kendiliğinden olan her şeyde dinginlik, huzur, sevinç, mutluluk, mucizeler vardır.

Peki insan neden bırakamaz, neden akışkanlığın mucizelerine inanamaz?

Oluş ve akış halini zaman algısı içinde insanlar geçmiş, gelecek olarak ifade ederler. Üç boyutlu yaşamın içinde geçmiş ve gelecek kavramları içinde insan sınırlı bir yaşam çizgisi çizer. Geçmişte biten bir eylem söz konusudur. Akış yoktur, durağanlık vardır, sınırlar bellidir. Gelecek ise henüz yaşanmamış bir süreçtir. Belirsizlik vardır. Soyut kavramlar yerini somut kavramlara dönüştüremediği müddetle gelecek bugüne, şimdiye, ana gelemez. Bu durumda da gelecekte de oluş ve akış halinin algısı söz konusu değildir. Sınırlı yaşamın içinde ise sahip olmak arzusu baskındır. Hep bir şeyleri kaybetme duygusu yaşarız. Sevdiklerimizi kaybetme, işimizi kaybetme, kariyerimizi kaybetme, dış görünümümüz, bedenimiz, eşyalarımız, malımız, mülkümüz... Sahip olduklarımızı kaybetme korkusu ile sahip olma arzusu arasında gitgeller içinde yaşamımızı şekillendiririz. Hep kendimizi bir şeyler yapmak, bir şeyleri kontrol etme ihtiyacında hissederiz yani sürekli bir şeylere tutunuruz. Yaşamı sahip olduklarımızla garanti altına almış olduğumuzu düşünürüz yada sahip olma arzusu içinde elde etmek için çabalar dururuz.

Bunu farkında olmadığımız sürelerde bilinçaltı boyutunda fark ettiğimizde de bilinç boyutunda gerçekleştiririz. Bilinçaltından bilinç boyutuna taşındığında artık sorgulama sürecide beraberinde başlar. Bilinç boyutunda aklımızı kullanırız, yaşamı ölçeriz, analiz ederiz, insanların yaşanmış deneyimlerinden sonuçlar çıkarırız, genellemeler yaparız ve tüm bunları yaşamımızı kontrol etmek için kullanırız. Aklımız egomuz ile işbirliği içinde olunca da doğallıktan çıkarız.

Oysaki akış ve oluş durumunu kavrayabilmemiz için bulunduğumuz ana odaklanmamız ve zihnimizdeki geçmiş ve gelecek illüzyonlarından çıkmamız gerekir. Karşılaştığımız tüm deneyimlerimize gösterdiğimiz dirençlerimiz aslında bizim tutunduklarımızdan ve geliştirme ihtiyacında olan yanlarımızdan başka bir şey değildir. Direnmemiz ise bizim kontrol etme arzumuzdan kaynaklanır. Yaşamı değiştirmeye çalışırız. Oysaki olan olmaktadır ve bütünün hayrı için olması gerekmektedir. Olaylara sadece kendi kişisel penceremizden baktığımızda kendi kişisel algılarımız devreye girer ki buda otomatik olarak kontrolü beraberinde getirirken bizleri doğallıktan uzaklaştırır. Aslında akış ve oluş değişmemektedir. Bazen kontrol ettiğimiz olaylar gerçektende bizim arzumuz doğrultusunda gerçekleştiğinde biz yaptık zannederiz. Halbuki olan zaten olmaktadır. Eğer biz ana odaklanıp olanı görebilirsek , hiç bir şey yapmak ihtiyacında olmadığımız gibi aynı zamanda yaşamın mucizelerine de tanık olabiliriz. Hatta doğallığın içinde mucizenin kaynağı oluruz.

Beynimiz hayallerimizle yaşadığımız gerçeklerin arasındaki farkın ayrımına varamaz. Hepsini aynı algılamaktadır. Korktuklarımız bu nedenle başımıza gelir yada “Pozitif düşün, pozitif yaşa” tekerlemesi de bu nedenle kullanılır. Eğer yaşamı kontrol etmek yerine an’a ve dileklerimize odaklanıp sonrada onların akış ve oluş haline izin verebildiğimizde mucizelerin kendiliğinden gerçekleşmelerine de şahit oluruz.

Hepinize anın farkındalığındaki mucizelerinize tanık olmanız dileklerimle.

Sevgiyle kalın

Fotoğraf: Torbakhopper ~ Flickr
Creative Commons Attribution 2.0 Generic (CC BY 2.0)

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.